90’lı yılların sevgisini öldürmemek için

Share this history on :

Geçen hafta Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinin en önemli isimlerinden biri olan Kasim Dal’ın parti yönetiminden istifa ettiğini açıklamasının ardından birçok kişi HÖH’ün üst kadrosundaki isimlerde değişiklik olacağını sandı. Hala da sanmaya devam ediyorlar ancak yanılıyorlar. Yanıldıkları yer ise zamanlama. Evet, Ahmet Doğan parti genel başkanlığından gidecek. Ne var ki, sadece ve sadece kendi arzusuyla çekilmesi halinde parti lideri başkası olabilir. Doğan’ın arka plana çekilme tarihi ise okadarda uzaklarda değil, ancak hemen yarın da ayrılmasını beklemeyin. Korktuğum şey gidişinin çiçeklerle olmama ihtimalinin bulunması.

Doğan bu defa da sessizliğini koruyarak yine kazandı. Kazanmak haklı olunduğu anlamına gelmiyor tabi ki. Ancak kim ne derse desin 1990’dan sonra çoken komünist sistemin ardından bugüne kadar Bulgaristan’ın siyasi hayatında faktör olabilmiş tek lider var. O liderin adı da Ahmet Doğan.
Doğan’a karşı beslenen ve Bulgaristan Türkünün beyinlerine ve kalplerine yerleşen sevginin başlangıcı 90’lı yıllara dayanıyor. Komünizm dönemindeki baskılardan sonra Ahmet Doğan’ı televizyonda gören binlerce Türk ‘işte bu adam Türk’ diyordu. O zamana kadar ükedeki şartlar itibarıyla Türklerin haklarından bahseden birisini televizyonda görmek imkansızdı. Tabi ki, sadece Türk olması bu sevginin kaynağını oluşturamazdı. Bulgarların karşısına oturmuş, ne dediğini iyi bilen bir Türkü gören yüzbinler baskı dönemindeki ezikliğini üzerinden atmaya başladı. Doğan’ı televizyonda izleyenlerin çoğunun gözleri doldu. Ne dediğine, nasıl söylediğine ve neden söylediğine kimse bakmıyordu. Onlar bu adamın Türklerin haklarından bahsettiğini ve en önemlisi de bir Türk olduğunu biliyordu. Bu da onlar için yeterliydi. Üstelik büyük bir çoğunluk anlamaya çalışsa bile Doğan’ın Bulgarcayı kullanma ustalığından ve olayları felsefi terimlerle yorumlama alışkanlığı nedeniyle zaten anlayamıyordu. Bu durum şuan için de geçerli aslında. Bulgaristan Türkünün ezikliği, sindirilmişliği ve beyinlerine silahla yerleştirilen psikolojik hiçlik Ahmet Doğan’la buharlaşmaya başladı. Ahmet Doğan sevgisi işte bu sindirilmişliğe başkaldırının simgesi. Beyinlere ve dahası da kalplere kazınan bir simge. Her siyasetçiye ve ya lidere nasip olmayan bir sevgi. Türkiye’ye göçen yüzbinler, Bulgaristan’dan bu sevgiyle ayrıldı ve o sevgiyi bugün de yaşatmaya devam ediyorlar. Onlar 1990 yılından sonraki demokrasiye geçiş dönemini yaşamadılar. Bir çoğunun kafasındaki Bulgaristan fotoğrafı 1990’da bıraktıkları Bulgaristan görüntülerinden oluşuyor. Bayramları Bulgaristan’a çoluk çocuğuyla geldiklerinde hala 1990 fotoğrafının üzerine Bursa çarşısından alınan ayakkabılarla basıpta yürüyorlar. Bulgaristan’da kalanlar ise bambaşka bir fotoğrafın içinde.
Kim hangi fotoğrafın içinde olursa olsun 90’lı yıllarda beyinlerine ve kalplerine yerleşen Ahmet Doğan sevgisi yaşamaya devam ediyor.
İşte bu sevginin kalplerde ebediyen töhmetsiz kalabilmesi için Doğan’ın artık gitmesi gerekiyor.

Bu sevgiyi öldürme Ahmet aga!

Doğan giderse partiden değişim bekleyenler umduğunu bulacaklar mı?
Hayallere kapılmayın derim kendilerine. Ancak bir yerden başlamalı. Bunun vakti çoktan geldi.

18.01.2011