Nahit Doğu
TRT, Türkiye’nin Sesi Radyosu
Geçen hafta Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Yunanlı meslektaşı Yorgo Papandreo iki ülke arasındaki 4.sınır kapısının açılışını gerçekleştirdi. İlk bakıldığında sıradan günlük bir haber. Ancak sınır kapısının bulunduğu Bulgaristan tarafındaki bölgede olay günlük haber çerçevesi dışına taşıp tarihi bir anlam taşıyor.
Bulgaristan Yunanistan sınırı soğuk savaş düneminde komünist demir perde ülkelerinin de sınırıydı. Doğu’nun bittiği ve Batı’nın başladığı yer. İki farklı sistemin kesişme noktasıydı.
İşte bu noktada yaşayan insanlar komünizm döneminde sınır bölgesi olması nedeniyle kapalı bir coğrafi alanda yaşamak zorundaydı. Yoğun asker varlığı, bitmek bilmeyen kontroller, gece pencerelerine yansıyan projektör ışıkları psikolojik baskının bir parçasıydı.
Komünizmin hakim olduğu yaklaşık 70 boyunca sınıra birkaç kilometre uzaklıkta yaşayan bölge insanı hiç bir zaman dikenli tellerin ve mayın tarlalarının öte tarafını göremedi. Oysa aynı sınır çizilirken diğer tarafta akraba, dost ve komşularını bırakmışlardı.
Özlemi duyulan, birkaç kilometre ötede olmasına rağmen gidilemeyen öteki taraf hep merak edildi. Ne var ki, totaliter rejimler insanları kapalı bir kutuda tutmaktan vazgeçmedi.
Bu sınırı kaçak geçmek isteyen onlarcası ise öldürüldü. Onlarca Bulgaristan Türkü Yunanistan’a kaçmak isterken yakalandı veya daha sınırdaki dikenli tellere yaklaşamadan kurşuna dizildi.
Aynı şekilde bu günlerde sayıları daha yeni tespit edilmeye çalışılan onlarca Doğu Almanyalı da burada öldürüldü. Bazılarının akibeti ise bilinmiyor.
1990 yılında Doğu Avrupa’daki komünist ülkeler tek tek totaliter rejimlerden kurtulup demokrasiye adım atmaya başlayınca demir perde ülkelerinin sınırını oluşturan Bulgaristan Yunanistan sınırındaki mayın tarlaları temizlenip, dikenli teller söküldü ve bölge halkı rahatladı.
Bulgaristan ve Yunanistan başbakanlarının açılışını yaptığı Zlatograd kasabasındaki sınır kapısı bir anlamda Yunanistan Batı Trakya ile Bulgaristan’da Türklerin en yoğun yaşadığı Kırcaali bölgesi arasındaki geçiş kapısı anlamına da geliyor. Sınırın iki tarafında yaşayan Türklerin arasındaki mesafe kısaldı.
Sınır kapısının açılış törenine gelen 60 yaşındaki bir Türk gözleri dolarak babasının zamanında Kırcaali’den atla Gümilcine pazarına gittiğini ve bu günleri göremeden hayatını kaybettiğini anlattı.
Dünya ajanslarına sıradan bir sınır kapısı açılışı olarak yansıyan haber aslında tarih sayfalarına yerleşen soğuk savaşın sınırında, 70 yıl boyunca birbirine kavuşamayan insanlara doğru açılan bir kapının haberiydi.
18.01.2010