2010 yılında Bulgaristan Türkleri ne yapacak?

Share this history on :
Nahit Doğu

Başkent Sofya ve ya bir iki büyük şehirin dışında yaşayan babalar bu yıl da çoluğunu çocuğunu bırakarak bu şehirlere gurbete gidecek.


Tek odada 7 kişi tahmin edeceğiniz şartlarda yaşayacak. İnşaatlarda iki Leva daha fazla kazanıp köydeki ailesinin geçimini sağlamaya çabalayacak. İki değil de dört Leva daha fazla kazanmak isteyenler Avrupa yollarına düşecek. Çilek toplayacak, bulaşık yıkayacak, temizlik işlerine bakacak, Yunanistan’da tütün toplayıp çoban olacak… Bunlar olurken köydeki çocukları babasız büyüyecek ve babalarının yüzlerini unutacak.

ATAKA, Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (DPS) üzerinden Türklere sövmeye devam edecek. Yaşamları boyunca psikolojik ezilmişliğin hapsinde olan Türkler hakaretlerden tedirginlik duyacak ama hiç bir şey yapmayacak. Adına ‘Türk Dernekleri’ denilen ama aslında komünist dönemden kalma ‘Çitalişteler’ dışında halk dansları grubu kimse kurmayacak. Bir milyona yakın Türkün yaşadığı ülkede bu azınlığın mensuplarınca oluşturulan etkin bir sivil toplum kuruluşu (STK) kurulmayacak.

Kimse ana dilde kitle iletişim araçlarının varlığı yolunda yatırım yapmayacak. Kırcaali’li yazar kitabını kendi bastıracak sonra da beş arkadaşıyla birlikte yazdığı kitabı yine kendi okuyacak.
Türkiye’de yaşayan Bulgaristan göçmenleri ve göçmen derneklerinden geçinenler Bulgaristan’da Türklük ölüyor diye ahkam kesecek. İstanbul veya Bursa’da sıcacık evinde çay yudumlarken internette Plovdiv’in adını ‘Filibe’ yazın diyecek.
Yine Türkiye’deki göçmen dernekleri, sayısız dergi, gazete ve internet sitesi kuracak. Hızmet için! Ancak hızmet anlayışı her sayıda ana sayfaya başkanlarının çarşaf boyundaki fotoğrafını basmaktan öte geçemeyecek.
Seçimler gelecek ve oy sayıları yine artacak, başka hiç bir şey artmasa da...
Yeni cep telefonları alınacak, duvarlara plazma ekranlar asılacak, MSN’de İzmir’deki akrabalarıyla görüntülü konuşulacak ve ‘biz iyiz, siz napasınız’ diye sorulacak.

02.01.2010