11 ayın sultanı Ramazan’a kavuştuk. Paylaşma, yardımlaşma, merhamet, kin ve nefretten uzaklaşma ayı.. Bulgaristan’da ise Ramazan’a camilerin kimin kontrolünde olacağı tartışmasıyla girdik. Mahkemece tanınmayan ancak müslümanların büyük bir bölümü tarafından dini lider olarak kabul edilen Mustafa Hacı’yı destekleyenlerle komünist sistemin adamı, mahkemece tanınan ama ülkedeki Müslümanlar tarafından tanınmayan Nedim Gencev taraftarları arasında camilerin kontolüyle ilgili kavga başka bir aşamaya atladı. Sözlü kavgadan fiziki kavga aşamasına geçildi.
Nedim Gencev’i destekleyen imamlar, ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan camilerin kontrolünü ele geçirme denemelerini, geçtiğimiz Mayıs ayında Yüksek Temyiz Mahkemesi’nin Mustafa Hacı’nın Başmüftü seçildiği son Ulusal Müslüman Kongresini tanımaması üzerine başlattı.
Camilere mahkeme kararları, noter ve polisle gelen bu şahıslar, kendilerinin yasal olduğunu belirterek cami yönetimlerini teslim almak istiyor. Müslümanların idareyle ilgili bu kavgası medya sayesinde kamuoyu önünde sergileniyor.
Kavga fiziki saldırıya kadar uzadı. Ramazan’ın ilk gününde Filibe’deki Hüdavendigâr Cami olarak da bilinen Cuma Camii’nde itiş kakışın yanısıra bıçaklar çıkarıldı ve gömlekler yırtıldı. Cami avlusunda ve içerisinde söylenmemesi gereken sözler duyuldu. Araya polis girmek zorunda kaldı. Taraflardan kimin haklı kimin haksız olduğu başka bir konu ancak bir dinin mensupları kamuoyu önünde çirkin hareketlerde bulunuyorsa bundan zarar gören hangi tarafta olduğuna bakılmaksızın yine o dinin mensuplarından başkası olamaz.
Peki kargaşadan, dini topluluğun istikrarsızlığa sürüklenmesinden kimin çıkarı var. Ortaya çıkan durumdan, uzağa öngöremeyen siyasi partilerin yararlanmak istediği görülüyor. Kısacası iktidardaki GERB partisi, müslümanların saflarında yaşanan kargaşayı önceden planlayıp hazırlamasada önüne gelen mevcutiyeti değerlendirme sevdasına kapılıyor. Sevdanın amacı Başmüftülük kurumunu HÖH’ün kontrolünden çıkarmak.
Ne var ki, bu görünenlerin en basit açıklaması. Aslında kargaşadan kimlerin medet umduğu sorusunun çok daha karmaşık cevabı var. Ancak cevap ne kadar karmaşık olursa olsun insanların inancına bir şekilde dokunan konularda devletin mahkemesi, tarla kavgasında olduğu gibi karar verirse zarar görenin yine o devletin olacağını anlamalı.
12.08.2010